Kamu Görevlisine Hakaret ve Anayasaya Aykırılık
TÜRK CEZA KANUNUN 125. MADDESİNDE KAMU GÖREVLİLERİNE HAKARET SUÇU İÇİN ÖNGÖRÜLEN CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRİNİN ANAYASADAKİ İFADE VE SİYASAL ÖZGÜRLÜKLERLE İLGİLİ NORMLARA AYKIRI OLDUĞU HAKKINDA BİLİMSEL MÜTALAA
İstanbul Barosu Avukatlarından Sayın Av. Mehmet Pehlivan, İstanbul Anadolu 7.Asliye Ceza Mahkemesinde 2022/418 Esas Sayı ile görülmüş olup İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 24. Ceza Dairesinde (E. 2023/503) derdest olan davada uygulanması gündeme gelen TCK’nın 125. maddesinde öngörülen kamu görevlilerine hakaretle ilgili düzenlemelerin anayasaya aykırılığının karşılaştırmalı hukuk da dikkate alınarak anayasa ve ceza hukuku açısından incelenmesi için bir bilimsel mütalaa hazırlanması talebinde bulunmuştur. Yapılan başvuru ile tarafımıza tevdi edilen bilgi ve belgeleri incelemiş ve konuyla ilgili yöneltilen soruları irdeleyerek, aşağıdaki plan çerçevesinde yanıtlamış bulunmaktayız.
Metnin tamamı için lütfen aşağıdaki linle tıklayın.
- Kategori Araştırma Makalesi
Yasama Dokunulmazlığının İstisnasını Oluşturan Suçların Belirlenmesi Bağlamında Anayasa Mahkemesince Verilen İhlal Kararlarının Yerine Getirilmemesi Sorunu*
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamında verdiği ihlal kararlarının gereklerinin yerine getirilmesi hukuki bir zorunluluktur. 1982 Anayasasında ve Anayasa Mahkemesi Kanunda da açıkça ifade edilen bu zorunluluğa rağmen, Kadri Enis Berberoğlu örneğinde olduğu gibi, ihlalin sonuçları ortadan kaldırmakla yetkili ilk derece mahkemeleri Anayasa Mahkemesi Kararlarının gereklerini yerine getirmemişlerdir. Anayasa Mahkemesinin Şerafettin Can Atalay (2) kararı da yetkili ve görevli ilk derece mahkemesi tarafından uygulanmamıştır. Ancak bu kez Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kararının uygulanmaması farklı bir yöntem ve süreçte ortaya çıkmıştır. Nitekim yetkili ilk derece mahkemesi kendisine gönderilen Anayasa Mahkemesi ihlal kararının gereği olan işlemleri yapmak yerine dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine göndermiştir. Söz konusu Ceza Dairesi ise kendisini yetkili ve görevli sayarak “Anayasa Mahkemesi Kararının Uygulanmaması” şeklinde ve birçok yönüyle bir ilk olma özelliği taşıyan bir karar vermiştir. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesine başvurulmuş Şerafettin Can Atalay (3) kararanında da mahkeme yine ihlal kararı vermiş yerel mahkemem bu kararı da uygulamayarak dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine yollamış söz konusu daire de ilk kararındaki iddiaları içeren kararını tekrarlamıştır. Bu karar ise TBMM başkanlığına yollanmış orada okunarak Şerafettin Can Atalay’ın milletvekilliği düşürülmüştür. Her yönüyle olağandışı bu süreçle ilgili olarak çalışmamızda özellikle Şerafettin Can Atalay (2) ve Şerafettin Can Atalay (3) kararları bağlamında bireysel başvuru üzerine verilen kararların etkisi ve bağlayıcılığı konusunun yanı sıra yasama dokunulmazlığı ve istisnaları tartışmalarını Anayasa Mahkemesi’nin ilgili içtihatları çerçevesinde inceleyeceğiz. Bu kapsamda Yargıtay 3. Ceza Dairesinin ve Yargıtay Ceza Kurulunun, yasama dokunulmazlığının istisnalarına yönelik olarak geçmiş içtihatlarına da yer verilecektir. Bir karar analizi şeklindeki incelememizin değerlendirme ve sonuç kısmında ise Anayasadaki yasama dokunulmazlığın istisnaları bakımından 14. madde hükmünün doğrudan uygulanmaya elverişli bir nitelikte olup olmadığı, bu madde kapsamında sayılacak suçların yorum yoluyla belirlenmesinin kanunilik ilkesiyle bağdaşıp bağdaşmadığını irdeleyecek, bireysel başvuru kararlarının etkin biçimde hayata geçirilmesi konusundaki önerilerimize yer vereceğiz.
- Kategori Araştırma Makalesi